Çorum 1 Şubesi

Çocuk katili İsrail’i BM Türkiye Ofisi önünde lanetledik

Eğitim-Bir-Sen, soykırımcı İsrail’i Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye Ofisi önünde protesto etti. Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü önünden yürüyüşe başlayan Eğitim-Bir-Sen üyeleri, Gazze’de masum sivillerin katledildiğini, insanlığın kan banyosunda boğulduğunu, insan haklarının hükmünün kalmadığını, sessiz kalmanın soykırımı alkışlamak anlamına geldiğini haykırarak, BM’yi uyanmaya, soykırımı durmak için harekete geçmeye davet etti.

Yürüyüş boyunca “BM uyuyor, çocuklar ölüyor”, “Çocuklar ölürken, sessiz olunmaz”, “Katil İsrail, Filistin’den defol!”, “Katil ABD, Orta Doğu’dan defol!”, “Susma haykır, soykırıma hayır!”, “İnsanlık onuru siyonizmi yenecek”, “Dur de! dur de! siyonizme dur de!” sloganları atılırken, “BM harekete geçmeli, Filistin’de soykırım bitmeli” çağrısında bulunuldu.

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, her bir metrekaresinde Müslüman’ın ahı, mazlumların kanı olan Gazze’nin ateş altında olduğunu belirterek, “Tam 25 gündür canlı yayınlarda korkunç bir vahşet izliyoruz. Parçalanmış cesetler, bebekler ve çocuklarla can pazarı kurulmuş Gazze’de hastaneler, pazar yerleri, mülteci kampları hedef alındı. BM’nin kontrolündeki okullar bile bombalandı. Oralara sığınmış çoğu çocuk yüzlerce insan katledildi. 25 günde 3 bini çocuk, 8 bin insan öldürüldü. 18 bin insan yaralandı, 600 binin üzerinde insan yerinden edildi. Katil İsrail savaş suçlarının üstünü örtmek için interneti kesti, iletişim hatlarına zarar verdi. Çığlıklar duyulmasın, vahşet görülmesin diye Gazze’yi dünyadan kopardı, altını üstüne getirdi. Gazze yok oluyor, Gazze ölüyor. Gazze’de ölen sadece masum siviller değil, Gazze’de insanlık ölüyor” dedi.

Aksa’nın 1948’den beri işgalcilerin kirli postallarıyla çiğnendiğini, 360 kilometrekarelik Gazze’nin bu küçücük alana çok acılar sığdırdığını,  Kudüs’ün 75 yıldır acının başkenti olduğunu kaydeden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Gazze 16 yıldır abluka altında ölümle pençeleşiyor. Dünyanın en büyük açık hava hapishanesini kuran, bu duruma sesini çıkaranı vuran, okulları bombalayan, hastaneleri hedef alan, tahliye için açılan güvenlik koridorlarını bile vuran İsrail, vahşete, soykırıma ‘meşru müdafaa’ diyor. Oysa bu savaşın tek nedeni Filistin’in işgali, çözüm ise İsrail’in defolup gitmesidir. Gazze’ye, parasını Amerika’nın verdiği fosfor bombaları atılmıyor sadece, BBC ve CNN gibi sözde yayın kuruluşları Gazze’ye yalan, iftira, dezenformasyon bombaları atıyor. ‘40 bebeğin kafası kesildi’ yalanı dokuz köyü dolaştı. Yaptıklarının Nazi propagandasından farkı yok. Aynı yalanı bin kere söyleyip bir kez tekzip ediyorlar. Düşünsenize aileler çocuklarının kollarına adlarını yazıyor, bombalama sonrası kimliklerini tespit edebilmek için. Ama BBC, haberlerinde ‘Filistinli bebekler öldü’ diyor. Kim katletti bunları, uzaylılar mı? Açık seçik bir vahşeti yalan perdesiyle örtmeye çalışıyorlar!”

25 gündür meydanlarda olduklarını ifade eden Yalçın, “25 gündür bu vahşetin ‘geliyorum’ dediğini, her günün dünden daha kötü olacağını haykırdık. ‘Dünyanın tüm iyi insanları Gazze etrafında birleşmeli’ dedik. Defalarca, küresel örgütleri göreve, insanlığı duyarlı olmaya çağırdık. Bugün de BM’nin önüne ‘Duyuyor musunuz? Yoksa uyuyor musunuz’ demek için, ‘uyanın ve katliamı durdurun’ demek için geldik.  Eğitimciler olarak, Eğitim-Bir-Sen olarak kuruluş amacını unutmuş olan BM’ye ilkelerini, ‘uluslararası güvenliği koruma’ sorumluluğunu hatırlatmak, ‘Dünya barışı nerede’ diye sormak, evrensel dediğiniz insan hakları beyannamesinin ilk maddesini hatırlatmak için geldik. ‘Bütün insanlar özgür; onur ve hakları yönünden eşit” doğuyorsa ‘Gazzeli bebekler buna dâhil mi’ diye sormak için geldik. İşgal altındaki Gazze’de bebekler hür doğmuyor, 25 günde 3 bin bebek ve çocuk bombalarla katledildi. Gazze Eğitim Bakanı, ‘Ders dönemimiz resmî olarak bitti’ dedi. Okul çağındaki çocuklar, ya mezarda ölü ya bombalar altında yaralı. Gazze’de okula gidecek çocuk kalmadı. Herkes eşit, Müslümanlar hariç; herkes özgür, Filistinliler hariç, öyle mi? BM Genel Kurulu’nda, ‘Özel Acil Filistin’ oturumunu bile 20 gün sonra, 8 bin sivil katledildikten sonra yaptınız. BM’ye soruyoruz: Dünya barışını böyle mi sağlayacaksınız? Bugün dökülen kanların nedeni bu çarpıklık, vahşete dönüşen bu sahtekârlıktır” şeklinde konuştu.

“Uluslararası Ceza Mahkemesi, Adalet Divanı bu katilleri yargılamayacaksa ne işe yarar! BM ‘ateşkesin’ bile veto edildiği bir yer olacaksa, masum bir halk azgın canilere yem edilecekse, küresel örgütlerin, kurumların, kurulların ne anlamı kalır” diye soran Yalçın, “Dünya sustukça bu azgınlar suçlarını hüner zannediyor. BM, ya kuruluş ilkelerinin, kurucu prensiplerinin gereğini yapacak ya da Orta Doğu’daki alevler tüm dünyayı yakacak! Artık ‘Dünya beşten büyük’ olmak zorundadır. Güvenlik konseyindeki vetocu baronlar BM’nin ‘sürdürülebilir kalkınma’ hedeflerini Gazze’de ‘sürdürülebilir katliama’ çeviriyor, soykırımı ‘insan hakları’ halısının altına süpürmek istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

BM Güvenlik Konseyi’nin beşli çetesinin dünya barışı için tehdit olduğunu vurgulayan Yalçın, şunları söyledi: “10 gün içinde 4 tasarı veto ettiler. Söz konusu Filistin, mazlum Müslüman olunca İsrail’e yardım ve yataklıktan başka işleri yok! Ya BM Güvelik Konseyi yeniden yapılandırılacak ya da küresel eşkıyalık insanlığın sonunu getirecek. Mazlumu zalim, zalimi mazlum gösteren bu hokkabaz düzende, bu küresel düzenbazlık karşısında Filistinli çocuklar barışa uyansın diye Aksa’nın mahzunluğu, dünyanın sessizliği sona erinceye kadar Filistinlilerin sesini çığlığa dönüştürmek boynumuzun borcudur. ‘Hiçbir şey yapamazlar’ diyen siyonistlere inat, Filistin’deki zulüm bitinceye kadar meydanları doldurmaya devam edeceğiz. Mazlumlara dua, zalimlere lanet edeceğiz. Sıraladıkları yalanları tek tek yüzlerine çarpacağız.”

Ali Yalçın, Cemil Meriç’in ‘Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur’ sözlerine atıfta bulunarak, “Bizler, evladı paramparça olmuş Filistinli anneden, masumlardan yana duracağız. ‘Uygar dünya’ insanlık sınavından sınıfta kalsa da Filistinli mazlumların var olma mücadelesini amasız, fakatsız ve güçlü bir şekilde savunmaya, hakkı haykırmaya, hakkı tutup ayağa kaldırmaya devam edeceğiz. Buradan bir kez daha bütün dünyaya ‘soykırımı durdurma’ çağrısı yapıyorum, Soykırım suçu işleyenler, Nazi liderleri gibi Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılanmalı, uluslararası toplum acilen harekete geçmeli, Gazze’de ateşkes tasarıyı aşmalı, kalıcı barış gelmeli; su, gıda, elektrik, gaz, telefon, internet erişimi sağlanmalı, tıbbi yardım ve temel ihtiyaçların girişi için acil insani koridor açılmalı, başta DSÖ, UNICEF olmak üzere BM’ye bağlı tüm kuruluşlar Gazze’deki vahşete karşı görevlerini yapmalı, katliamın durdurulması için insani, siyasi, diplomatik tüm girişimler seferber edilmeli, insan hakları ihlalleri, işlenen savaş suçları, uygulanan soykırım dünyaya ilan edilmeli, soykırımcıların yargılanması sağlanmalıdır. Güçlünün değil haklının yanında saf tutan, Gazze’de ölen insanlığı ayağa kaldırmak için boğazında yumru, yüreği buruk, meydanlara bir yumruk gibi inenler olarak diyoruz ki, ey katliama yeşil ışık yakanlar, soykırıma göz yumanlar, tarih hepinizi yargılayacak! Kara bir leke olarak kalacaksınız! Barışı kundaklayan caniler olarak anılacaksınız. Bütün gücünüze, zulmünüze, şirretinize rağmen Aksa zincirlerini kıracak, Kudüs yeniden barışın başkenti olacak. Kahrolsun katil İsrail, kahrolsun iş birlikçi vetocu çete, yaşasın Filistin direnişi, yaşasın özgür Filistin” diye konuştu.