Çorum 1 Şubesi

59. Başkanlar Kurulu sonuç bildirgesi

59. Başkanlar Kurulumuz Kızılcahamam’da toplandı. Toplantıda eğitim ve ülke gündemi değerlendirildi, eğitim çalışanlarının sorunları ve sendikal çalışmalar ele alındı. Genel Başkan Ali Yalçın, genel başkan yardımcıları ve şube başkanlarının gündeme ilişkin görüş ve önerilerini dile getirdikleri toplantıda şu kararlar alındı: 

-Siyonist İsrail, dünyanın gözü önünde uyguladığı ağır kuşatmayla Gazze’yi aç, susuz, ilaçsız, ışıksız, gıdasız bırakmakta; havadan, karadan, denizden durmaksızın bombalamakta ve Gazze’de soykırım yapmaktadır. Bu soykırımın faillerine karşı topyekûn bir mücadele verilmeli; İsrail’e karşı sadece askeri alanda değil, siyasi, sosyal, kültürel, ekonomik alanlarda da önleyici, engelleyici tavır ortaya konmalıdır. 

-31 Mart’ta yapılacak mahalli idareler seçimleri sorunsuz, çatışmasız ve yüksek katılımla, milletimizin hukuka bağlılığını, siyasete güvenini ve demokrasiye verdiği önemi ifade edecek mahiyette gerçekleştirilmelidir. Seçimlerin eğitim çalışanları, kamu görevlileri, milletimiz ve ülkemiz için hayırlı sonuçlara vesile olmasını diliyoruz. 

-Anayasa değişikliği iradesinin ortaya konulmasına, sendikal hak ve özgürlüklerin anayasada en geniş biçimde yer almasının sağlanması ve örgütlenmenin önünde var olan engellerin ortadan kaldırılması noktasında önemli bir fırsat ve dönüm noktası olarak bakılmalıdır. Anayasada çalışma hayatını düzenleyen hükümlerin uluslararası hukuk kurallarını, ILO normlarını ve evrensel sendikal hakları içerecek şekilde yer almasını sağlamanın gerekliliği görülmelidir. 

-Kamu görevlilerinin ve emeklilerinin sorunlarının çözümü noktasında yetersiz kalan 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu, grev hakkı, örgütlenme özgürlüğü, kapsamı, süresi ve işleyişi başta olmak üzere tüm yönleriyle ihtiyacı karşılayacak şekilde ILO ve uluslararası hukuk normları ekseninde yeniden düzenlenmelidir. 

-Ekonomik alanda gerçekleşen daralmaya, artan fiyatlara, açıklanan enflasyon oranına ve piyasalardaki somut gerçekliklere bakıldığında, sabit gelire sahip kamu görevlilerinin alım gücünün düştüğü net bir şekilde görülmektedir. Enflasyona karşı koruma yerine büyümeyi maaş ve ücretlere yansıtma, enflasyon farkının dönem sonunda tazmin edilmesi yerine, dönem başında peşin ödenmesi benzeri yaklaşım ve uygulamalar hayata geçirilmelidir. 

-Kamu personel rejiminde kademe/derece ilerlemesi ile ek göstergeyi irtibatlandıran bir süreç uygulanmalı, her bir kadro ünvanının birinci dereceye kadar yükselebilmesi sağlanmalı, birinci dereceye yükselen kamu görevlilerinin ek göstergeleri en az 3600 olmalı, buna ilişkin toplu sözleşmede karar altına alınan yasal düzenleme çalışması konusunda ivedilikle adım atılmalıdır. 

-Konut ve kira sorunu, kamu görevlilerinin çalışma şartlarını ve istihdam edildikleri hizmet yeri tercihlerini etkileyecek hatta yegâne etken olacak kadar ağırlaşmıştır. Sadece büyükşehirlerle sınırlı kalmayan, kamu görevlilerini şehirlerden uzaklaşmaya zorlayan kira sorunu, bir geçim sorununa dönüşmüştür. Bu sorun daha fazla zaman kaybedilmeden çözüme kavuşturulmalı, kamu görevlilerine kira yardımı yapılmalıdır. 

-Eğitim kurumlarının depremden etkilenme derecesi diğer yapılara nazaran daha düşük olsa da bir bütün olarak şehirlerin altyapısının ve fiziki kapasitelerinin yıkıma uğramış olması eğitim ve öğretimi olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Eğitim çalışanlarının konut sorunu, hayat kalitesinin bozulması ve zorunlu yer değişikliği gibi etmenler, eğitim ve öğretimin üzerinde olumsuz etkilerini hissettirmeyi sürdürmektedir. Yeniden inşa ve kentsel dönüşüm uygulamaları çerçevesinde eğitim çalışanlarının konut ihtiyacına ve eğitim kurumu inşasına öncelik verilmeli, mevcut kurumların altyapıları ve kapasiteleri güçlendirilmelidir. 

-Öğrencileri donanımlı ve yeteneklerini geliştirmiş olarak hayata hazırlayabilmek için, müfredatların güncellenmesi, eğitimin alt yapısının tamamlanması, öğretmen eğitiminin gözden geçirilmesi gereklidir. Eğitim sisteminin, güçlü teknolojik altyapısı, iyi yapılandırılmış, içeriği değerlerimizle donatılmış müfredatı, mutlu ve geleceğe umutla bakan, moral değerler ile beslenen, motivasyonu ve toplumda saygınlığı tartışma konusu yapılmayan ve yüksek statüye sahip öğretmen ve eğitim çalışanları ile başarılı olacağı unutulmamalıdır. Müfredat değişikliğinin temel felsefesi, bilginin, hikmetin, ahlakın, ilerlemenin temel alındığı; öğrenci merkezli, öğrenmeyi öğreten, kişilikli ve kimlikli fertler yetiştiren, kalkınmayı ve ileri ülkelerle yarışmayı hedef alan bir eğitim sistemi olmalıdır. 

-Öğretmenlerin yer değişikliği taleplerinin karşılanamaması, mağduriyetlerin yanı sıra çalışma barışının bozulmasına ve motivasyon kaybına da neden olmaktadır. Dezavantajlı ve elverişsiz şartların hüküm sürdüğü yerleşim yerlerinde görev yapan eğitim çalışanlarına yönelik gönüllülüğü esas alacak tedbirler alınmalı; devamlılık arz eden, makul bir atama ve yer değiştirme sistemi kurulmalıdır. 

-Öğretmenlik Meslek Kanunu’nda Anayasa Mahkemesi’nin kısmî iptal kararının açığa çıkardığı yasal düzenleme ihtiyacı yerinde değerlendirilmelidir. İptal kararı, daha iyi bir kanun için fırsat olarak görülmeli; öğretmenlik mesleğinin statüsünün yükseltilerek niteliklerinin geliştirilmesinin ön şartının öğretmenlik mesleğinin bütün yönlerini kapsayan sistematik bir düzenleme niteliğinde bir meslek kanunu olduğu bilinciyle öğretmene destek olacak, öğretmenin haklarını güvence altına alacak, geliştirecek ve sorumluluğunun sınırını çizecek bir meslek kanunu hayata geçirilmelidir. 

-Eğitim yöneticiliğinin meslekleşmesi, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi, meslek öncesi ve meslek içinde yetiştirme ile liyakat, uzmanlık, bilgi, beceri ve tutum ekseninde yapılacak seçme ve atama, sorumlulukla orantılı mali haklar, eğitim yönetiminin temel parametreleri olmalıdır. 

-Hizmetleri, eğitim ve öğretim faaliyetinin sürdürülmesinde, kamu hizmetinin yürütülmesinde büyük öneme sahip bulunan şube müdürü, şef, memur ve hizmetli gibi eğitim çalışanlarının özlük hakları iyileştirilmelidir. Beklentileri karşılayacak bir iyileştirme, eğitimin niteliğinin artırılması ve eğitim sorunlarının çözülmesi için gereklidir. 

-657 sayılı kanunun yürürlüğe konulduğu tarihten bu yana geçen zaman zarfında kamu idaresinde gerçekleşen gelişim ve dönüşüm karşısında hiçbir fiilî gerekçesi ve olgusal gerçekliği kalmayan yardımcı hizmetler sınıfı uygulamasına son verilmelidir. Bu sınıfta yer alan çalışanlar genel idare hizmetleri sınıfına geçirilmeli ve özlük haklarında iyileştirme yapılmalıdır. 

-Dünyayla rekabet edebilecek ve ülkemizin sorunlarının çözümünde öncülük edecek nitelikli, lider insanların yetiştirilmesi; akademisyenlerin zamanlarını araştırma ve bilgi üretmeye ayırabilmeleri, bilimsel bilgi ve toplumsal hizmet üretebilmeleri için mali haklarında, çalışma şartlarında iyileştirmeler yapılmalı ve iş güvenceleri sağlanmalıdır. 

-Üniversitelerde akademik çevre kavramının ayrılmaz bir parçası olan idari personele üvey evlat muamelesi yapılmasından vazgeçilmelidir. Akademisyenlere tanınan geliştirme ödeneği, yükseköğretim tazminatı, döner sermaye katkı payı gibi temel mali ve sosyal haklar idari personele de tanınmalıdır. 

-Toplu sözleşmede karar altına aldırdığımız ‘üniversite idari personelinin üniversiteler arası merkezî yer değişikliği’ talebiyle ilgili kurumlarca çalışma gerçekleştirilerek düzenleme yapılması konusunda somut adımlar atılmalı ve idari personelin üniversiteler arası merkezî yer değişikliğini sağlayacak bir sistem ivedilikle kurulmalıdır. 

-Eğitim, öğretim ve bilim hizmet kolunun genel yetkili sendikası Eğitim-Bir-Sen, hak, emek ve özgürlük mücadelesini yeni zeminlere taşıyarak; üyelerinin ve eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, hayat ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi, sorunlarına çözüm bulunması, emeğin saygınlığının artırılması, mevcut kazanımlara yenilerinin eklenmesi için sendikal yürüyüşünü ülkemizde ve uluslararası alanda kararlılıkla sürdürecektir.