Hayat yıldırım hızıyla akmaktadır. Var olmak, ayakta kalmak için ya akışa katılacak ya akışa uygun bir ritim tutturacaksınız. Çünkü tarihin bu evresinde koşan ayakta kalıyor, duran düşüyor.
Akılalmaz ölçüde ayrıntılı alanlara serpilen bilgi, hayatın her alanında yoğun bir değişime, değişikliğe yol açmaktadır. Yoğunluk ve hız, bilginin nicelik ve niteliğini, üretilme ve paylaşılma hızını, amacını, şeklini, bilgiye ulaşma yöntemini, onu yönetmeyi ve bütün bunlara bağlı olarak eğitim tarzlarını, programlarını değiştirmiştir, değiştirmektedir.
Eskiden bir çağ içinde yüzlerce nesil, binlerce kuşak yaşıyorken, günümüzde bir nesil birkaç çağa tanıklık etmektedir. Bugün herkesin kullandığı sıradan eşyalar, dün hayal bile edilemezdi. Radyonun ileri teknolojik araç olduğu Türkiye’yi yaşayanlarımız o günleri nostalji olarak hatırlar. Buharlı kara treni bilenlerimiz az değildir. Daha düne kadar televizyonlar tek kanallı ve siyah beyazdı. Bırakınız çoğu köylerimizi, şehirlerimizin çoğunda elektrik yokken bugün neredeyse cep telefonu olmayan insan kalmadı. Yani su değirmenlerinden başlayıp elektrikle çeşitlenen, titreşim ve dalga fiziğiyle çalışan aletlere, aygıtlara kadar kullandığımız eşyalarla birlikte hayata, insana, varlığa bakışımız da değişti, değişmiştir. Bilginin nitelik ve niceliğinin değişmesi, bilgiyi anlamlı değere dönüştüren zihni algıların mecburen değişmesi sebebiyledir. Mecburiyet bugünün dünyasının dünün anlayış, teknik, yöntem ve imkânlarıyla yaşanamayacak olmasındandır. Değişen şartlar dünün doğrusunu bugün yanlışa, burada yanlış olanı orada doğruya dönüştürebilir. Tutarlılık ve gereklilik bilgiyi değişen şartların durumuna göre üretmek, geliştirmektir.
Bir anlamda algı, kültür ve tasavvur, kullandığımız eşyaya, dünyayla ilişki biçimimize göre değişir. Bir açıdan kültür, eşyayla ilişki düzenimiz içinde varlık ve hayat tasavvurumuzdur. Hareket, hız ve yoğunluk kazanınca mekânlar ve mesafeler de soyut ve sanal düzlemde algılanır oldu. Bilgisayar ağları aracılığıyla bilginin çok hızlı üretim ve paylaşım imkânı bulması, yeni iletişim çağının ana karakteristiğidir. Bilginin eğitimden yönetime, bürokrasiden sanayiye kadar hayatın her alanında etkin, yaygın olarak kullanılması, bilişim ve iletişim çağının realitesidir. Bugün bu sanal dünyada var olmayanlar, neredeyse gerçek dünyada da var olamıyorlar, yani sanal, gerçeğin ayrılmaz bir parçası olmuş durumdadır. Belki de gerçeklik, sanal destekle var olduğu ölçüde etkili olmaktadır.
Dünyanın yeni bir bakış ve paradigmayla yorumlandığı modern süreçler çok hızlı ilerlemektedir. Bu evrenin ilk dayanak noktası kuşkusuz bilgi ve bilginin üretilmesi, paylaşılmasıdır. Doğal olarak burada kastedilen bilgi yeni teknolojik seviye ve arayışların bilgisidir. Nasıl ki bir önceki çağın bilgi ve becerisi ile sonrakini yaşamak zorsa, günümüzde bilgi teknolojilerinin icap ettirdiği enformasyon ve beceriden uzak olanlar da yeni çağa ayak uyduramayacak, yaya kalacaklardır. Yeni dönemin dinamikleri, üretim ve tüketim alışkanlıklarından eğitim düzenine kadar her şeyi değiştirecektir hatta değiştirmeye başlamıştır. Her yeni bilgi ve teknoloji, öncekini geçersiz, işlevsiz, etkisiz bırakmaktadır. Bu bir yarıştır ve var olma iddiasında olan insanlar, bu iddiasını sürdürmek isteyen toplumlar bu bilgi, bilinç ve beceri seviyesine çıkmak zorundadır.
Bu bilgi seviyesine nasıl çıkılır? Bu çerçevede yenilenmesi, yeniden düzenlenmesi gereken eğitim sistemi hangi bilgi, beceri ve ahlaki olgunlukta insanlar yetiştirmeyi amaçlar? Bütün bu ve benzer sorular, bu alan ve yönün öneminin kavranmasına bağlı olarak tartışılmalıdır. Ama biz burada sadece ülkemizin ve milletimizin geleceği adına elzem gördüğümüz bu alanı işaret etmekle yetiniyoruz.
Devlet ve millet bütünlüğü ile Türkiye, ayakta kalmak ve düşmemek istiyorsa, postmodern dönem sonrası yeni çağın icaplarına uygun hamleler, açılımlar yapmak, kendini yenilemek zorundadır. Kendi içinde bir yenileşmeyi gerçekleştiremeyen eğitim sistemi, hedefine ulaşamaz. Bütün bu ifade ettiğimiz realiteler, enformatik dayatmalara teslim olmak gibi anlaşılmasın. Bilakis insan, irfan ve medeniyet değerlerimizi canlı kılmak istediğimiz dünyanın vardığı nesnel aşamaya dikkat çekiyoruz. Çekiyoruz ki eğitim sistemimizi bu hassasiyet ve dikkatle yeniden biçimlendirebilelim. İnsanımızda bu uyum ve hamleyi başaracak istidat da yetenek de birikim de vardır. Eğitim vizyonunun bu hassasiyetle hazırlanmış programlar içeriyor olduğunu görmek bizi umutlandırmaktadır.
Bu yönde beyan edilen niyet ve yaklaşımların uygulamalarını görmek, başta eğitim sistemimizin geleceğe hazırlanmasından heyecan duyan herkesi ve bütün milleti mutlu edecektir.
SENDİKACILIK; SİYASETE VE ÜLKEYE YÖN VERME SANATIDIR
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Y.U. Sendikacılğı
Eğitim, geçmişi korumak geleceğe de hazırlanmaktır
Sarsılmaz irade, muhkem kale: Eğitim-Bir-Sen
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ