Sağlığımızı tehdit eden riskleriyle küresel ölçekte yaşanan salgın, hemen bütün dünyada ekonomilerle birlikte toplum düzenlerini sarstı, allak bullak etti. Ekonomik faaliyetlerin durma, tedarik zincirlerinin kopma noktasına gelmesi, enflasyon ve hayat pahalılığında devasa artışlara yol açtı. Tam da bu sırada devlet ve millet olarak ‘asrın felaketi’ diye adlandırılan korkunç deprem fırtınalarının enkazı altından kalkmayı başarıp yaralarımızı sarmak durumunda kalmamızla eş zamanlı olarak ülkenin yeni yüzyılının şekillenmesinde stratejik önemi olan bir seçim sürecini geride bıraktık. Özetle, zor zamanlar yaşadık, yaşıyoruz. Bu gibi durumlarda insan, hayatı, varlığı, toplumu yeni baştan değerlendiriyor. Hayatla, dünyayla, insanlarla ve kendimizle yeni boyutlardan, yeni açılardan yüzleşiyoruz. Çıkarlar, kaygılar, korkular, sorumluluklar yeniden tanımlanıyor, düzenleniyor. Gerçekler, yeni yüzleri, boyutlarıyla ortaya çıkıyor. Zor zamanda mücadele de zor oluyor. Konuşmak, dinlemek, sormak, sorumlu olmak, cevap bulmak, çözüm, çıkış göstermek, var olmak, yürümek, yol bulmak, yol açmak kolay olmuyor.
Geride bıraktığımız son bir yılda 3600 ek göstergenin verilmesini, sözleşmeli öğretmenlerin kadroya geçirilmesini, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nun çıkarılmasını sağladık. Uzman ve başöğretmenlikte 600 bini bulan kitlede memnuniyet ürettik. 50/d’lilerin 33/a’ya alınmasını sağladık. Sıkça dillendirilen taleplere ve kronik sorunlara çözüm ürettik. Önemli kazanımlara imza attık.
Bu süreçte yaşanılan kriz, sonuçları itibarıyla sadece ülkemizde değil dünyanın tamamında yüksek enflasyon, talepte daralmalar, ekonomide sarsılmalar, fiyatlarda yükselişler olarak yansımış, bu önemli kazanımlarımız maalesef gölgede kalmıştır. Üzerine sendikal zeminde haksız ve kasıtlı olarak icra edilen algı ve karalama kampanyaları, sistematik zihin bulandırma faaliyetleri yoluyla eğitim çalışanları ve üyelerimiz üzerinde mühendislik çalışmaları yapıldığını müşahede ettik. Hiçbiri tam anlamıyla tutmadı ve özlük, mali ve sosyal haklar noktasında pek çok kazanım elde ederek eğitim çalışanlarının haklı desteğine ve teveccühüne mazhariyetimiz güçlü bir şekilde devam etti.
Bugün bulunduğumuz yer, büyük fedakârlıkların, inançla yola koyulmanın, sabır ve sebatla adım adım yol almanın neticesidir. Hem ülkemizin demokratik standardını yükseltmek hem de kamu görevlilerinin, eğitim çalışanlarının sorunlarını çözmek, alım gücünü yükseltmek, saygın iş ortamlarında saygın bir ücret almak için mücadele ediyoruz. Sendika olarak, tüm eğitim çalışanları için ter döküyor, sorunlarını gündeme taşıyor, çözümler üretiyoruz. Yetkili olduğumuzdan bu yana önemli kazanımlara imza attık, birçok sorunun çözüme kavuşturulmasını sağladık. Var olan sorunları da yine biz çözeceğiz.
Bu zor zamanlarda sendikaların üye sayıları mutabakat metni ile kayıt altına alınmıştır. Mutabakat metni, 13. kez eğitim çalışanlarının en büyük sendikası olarak Eğitim-Bir-Sen’in hak ettiği temsil yetkisini onaylamış, kayıt altına almıştır. Bu mutabakat, temsilde yetkinin, sendikacılıkta etkinin olduğu kadar, kararlı bir istikrarın, istikrarlı bir kararlılığın da belgesidir. Zirvede olmak, hak ve hukuku savunmak kadar bu mücadelede kararlı, sürekli, istikrarlı olmak da önemlidir.
30 yılı aşkın bir zamandır bu ilkelerle bu anlayış ve duruşla geldiğimiz noktada yine öncü, yine yetkin sendika olarak konumumuzu bir kez daha tahkim etmiş olduk. Konjonktürün mevsimlik iniş çıkışlara, anlık hesapların gelip geçici çıkarlarına, şımartıcı, ayartıcı faydalarına kendimizi kaptırmadık. Bu seviyeye gelmemizi sağlayan ilke, tarz ve tutumlara bağlılık kadar, bu seviye ve zeminde, yani zirvede kökleşmek, zirvede sürekli olmak asıl başarıdır. Başarımız, ilkelerimizden ödün vermeksizin, uzak, uzun görüşlü bakış ve programlarımız, birbirini nakzetmeyen söylem ve eylemlerimizin sonucudur. Bizi bu seviyeye getiren değerler, yine bizi bundan sonraki menzillere de taşıyacak ilke ve yöntemlerdir.
Eğitim-Bir-Sen, samimiyeti, bilgiyi, şuuru merkeze alan tutumuyla hem eğitim davamızda bir ideali hem çalışma hayatında mücadeleyi hem millî, manevi değerlerin savunulmasında bir adresi temsil etmektedir. Bu itibarla sahip olduğumuz temsil yetkisi ve birikimle eğitim davamızın güvencesi, hak ve özgürlük mücadelesinin adresi olarak Türkiye’nin değeri, teminatıyız.
Tarih ve kültür derinliğinin bilincinde ve üstelik bu toprakların entelektüel birikimini temsil durumunda olan bir sendika ve sivil toplum örgütü olarak, maddi ve manevi değerlerin birlikte önemli olduğuna inanıyoruz. Birini diğerine feda etmek bizi var ve anlamlı kılan değerlere ilgisiz, dinamiklere bilgisiz kalmak demektir.
Vatanı ve milleti ile Türkiye’nin istiklal ve istikbal mücadelesine gölge düşürecek hiçbir hesaba tevessül etmedik, etmeyiz. Bu anlayıştır bizi farklı kılan. Bizatihi bu çabanın bir kazanç olduğunun bilincinde, idrakindeyiz.
SENDİKACILIK; SİYASETE VE ÜLKEYE YÖN VERME SANATIDIR
Virüsün gösterdikleri ya da gerçeğin dehşet verici yüzü
Toplu sözleşmeler keyfiliğe kurban edilmemelidir
'Olmak' ve geleceği kurmak imkânı veren eğitim sistemi
Salgın sürecinde bir fedakârlık örneği: Eğitim çalışanları
Y.U. Sendikacılğı
Eğitim, geçmişi korumak geleceğe de hazırlanmaktır
Sarsılmaz irade, muhkem kale: Eğitim-Bir-Sen
Çanakkale-Gazze Hattında İnsan-ı Kâmili Aramak
Bizimle canlanacak nice umutlara doğru
Örgütlü olmanın bereketiyle birleştik, birleştikçe büyüdük ve güçlendik
Psikopatik zevzeklerin kuru gürültüsü
Öğretmenlik Meslek Kanunu iptal davası
FİLİSTİN DİRENİŞİ, MÜSLÜMANLARIN GELECEĞİ VE EMPERYALİZMİN ÇÖKÜŞÜ